-File > Import AFS file yapıp KONAMI\Pro Evolution Soccer 2011\img içinden yamanın olduğu dt0c.img dosyasını seçiyoruz.
-Seçtikten sonra sırasıyla gelen sorulara önce hayır sonra tamam deyin.
-Ardından Action > Import folder yaparak yamadaki "BJK FORMA" klasörünü gösterin ve gelen soruya evet deyin. Yamadaki dosyaların importlanmış olduğu yeni bir .img dosyasını kaydetmek isteyecektir. Uygun bir yere kaydedin. (Sonuna .img yazarak)
-Bu adımları doğru yaptıktan sonra action file import deyin ve dt0c.img yi seçin onaylayın.
-Dosyaları import ettikten sonra kaydettiğiniz yeni .img dosyayı KONAMI\Pro Evolution Soccer 2011\img içersine yapıştırın.
Alıntıdır: Sedat_60
Not: Denedim kesinlikle oluyor.Yapamayanlar yorum olarak yazarsa sorunlarına çare buluruz.
Beşiktaş'ın Portekizli yıldızı Ricardo Quaresma, ülkesinin basınına çok özel açıklamalar yaptı.
MaisFutebol TVI isimli Portekiz kanalına konuşan yıldız oyuncı, Beşiktaşlı taraftarlar internetteki buluşma adresi olan Forzabeşiktaş.com'da da yayınlanan röportajında; İstanbul'da kendini evinde gibi hissettiğini belirtirken "Hayatım boyunca yaptığım en iyi seçim Beşiktaş'tı" dedi. İstanbul'da binlerce taraftar tarafından karşılanmayı beklemediğini söyleyen Quaresma, "O an hissettiklerim gerçekten anlatılmazdı" derken kendisini Beşiktaş'ta değerli hissettiğini söyledi.
"HER ŞEY O MAÇLA BAŞLADI"
2007 yılında oynanan Şampiyonlar Ligi mücadelesinde ilk kez İnönü Stadı'na çıkan Quaresma, o günün hayatında dönüm noktası olduğunu söyledi. Porto formasıyla Beşiktaş'ı yıkan yıldız oyuncu, siyah beyazlı taraftarların kendsisini alkışlamasını unutamadığını belirtirken "Aramızdaki bağ aslında orada başladı. Bugün Beşiktaş forması giyiyorsam, o günün büyük bir etkisi var" ifadelerini kullandı.
"BEŞİKTAŞ HAYATIMDAKİ EN DOĞRU KARARDI"
Sezon başında Beşiktaş'la birlikte kendisini isteyen kulüplerden Atletico Madrid hakkında da konuşan siyah beyazlı oyuncu, La Liga'ya neden gitmediğini şu sözlerle anlattı: "Türkiye'yi seçtim, çünkü benim mutlu olacağım yerin orası olduğunu hissediyordum. Menajerim bana seçenekleri sundu. Karar vermemi istedi. Ve ben kendim için seçtim. Dürüst olmak gerekirse, verdiğim karar (Beşiktaş'a gelmek) hayatım boyunca verdiğim en doğru karardı." Quaresma, Türkiye'de şu an çok mutlu olduğunun altını çizerken taraftarın kendine olan sevgisini de "Bana gerçekten çok güzel davranıyorlar ve bana her zaman güven aşılıyorlar. İnsanların bana olan sevgisini ve saygısını her zaman hissediyorum. Açıkçası, bu ülkeden çok keyif alıyorum ve gerçekten çok mutluyum" sözleriyle anlatırken Portekiz'e kısa vadede dönmeyi düşünmediğini sözlerine ekledi. Portekizli yıldız, kulübe girerken herkese Türkçe "Merhaba" dediğini söylerken "Ayrıca 'Afiyet olsun' yemeğin keyfini çıkar demek. Ben her zaman acıkıyorum, o yüzden bunu çok duyuyorum" ifadelerini kullandı.
Çogunlukla yabancı bloglarda görülen eklentimizin adı Apture Toolbar.Bu eklenti kurduğumuzda sitenin üst tarafına yerleşiyor.Aynı wibiyada olduğu gibi üstünde paylaşım ikonları ve arama kutusu mevcut.
Rengini de istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.
Eklentinin bir özelliğide harika bir geçiş efektine sahip olması.Siteyi aşağı doğru kaydırdığınızda eklenti ortaya çıkıyor.
Lafı çok uzatmadan anlatıma geçelim:
1- İlk olarak bu adrese gidip site adresi ,email,renk ve toolbarda yazmasını istediğiniz başlığı ayarlıyoruz.Sonrada Get my bar tuşuna tıklıyoruz.
2-Çıkan sayfada sitenin bize verdiği kodu kopyalıyoruz.
3-Blogumuzda Html düzenleme kısmını açıp < /body >
kodunu aratıp buluyoruz ve hemen üstüne daha önce 2.basamakta kopyaladığımız kodu yapıştırıp kaydediyoruz.hepsi bukadar kolay gelsin..
Henüz 2 yaşında olan Rizal, sigaraya 18 aylıkken başlamış. Babası Mohammed, oğluna oynaması için bir sigara verdiğini ve oğlunun da zamanla içmeye başladığını söylüyor. Annesi ise oğlunun tam bir bağımlı olduğunu ve günde 40 adet sigara içtiğini belirtiyor.... Aile birk...aç kez Ardi'yi vazgeçirmeyi denemiş fakat küçük çocuk çığlık atıp, kafasını duvarlara vurunca yine sigara vermek zorunda kalmışlar. Babası Mohammed oğlunun sigarayı bırakması konusunda artık bir çaba sarfetmiyor. Bazı yetkililer oğulları sigarayı bırakırsa aileye bir araba alacakları sözünü bile vermişler. Fakat Endonezya'lı baba 'Oğlumun sigara içmesine karışmak istemiyorum. Bana gayet sağlıklı görünüyor. Ortada bir sorun yok.' diyor. 2 yaşındaki Ardi Rizal, sadece tek bir marka sigarayı içiyor. Günde 2 paket sigaranın aileye maliyeti ise 8 TL civarında. Ardi'nin sigara içerken sergilediği rahat tavırlar ve sigarayı parmaklarıyla korkusuzca çevirmesi ise gerçekten oldukça ilginç görüntüler oluşturuyor.
Türkiye’nin güneydoğusunda Dicle Nehri kıyısında tarihi bir kent olan Hasankeyf, en azından 10 bin yıllık geçmişiyle bugün de yaşamaya devam ediyor. Dicle Vadisi, Hasankeyf ve onu çevreleyen 300′den fazla arkeolojik alanla, tarihöncesi zamanlardan günümüze uzanan insanlık birikimine ayna tutuyor.
Dicle Vadisi, Fırat kaplumbağası gibi birçok endemik ve küresel ölçekte nesli tehlike altında canlı türüne ev sahipliği yaparak el değmemiş doğasını hâlâ koruyor.
Hasankeyf ve Dicle Vadisi UNESCO Dünya Mirası İlan Edilsin
Ne var ki Ilısu Baraj Projesi, Dicle Nehri ve kollarından oluşan 400 kilometrelik doğal nehir yatağını ve Hasankeyf başta olmak üzere vadiyle iç içe geçmiş everensel değer taşıyan doğa ve kültür mirasını yok edecek.
Tarihi kent Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin el değmemiş doğasıyla birlikte, dünya ölçeğinde eşsiz bir örnek olup UNESCO’nun 10 Dünya Mirası kriterinden 9′unu sağladığını göz önünde bulundurarak,
Dicle Nehri ve kollarının oluşturduğu benzersiz nehir ekosisteminin doğal açıdan uluslararası öneme sahip olduğunu hatırlatarak,
En azından 20 farklı kültürün izini barındıran Hasankeyf’in, insanlığın sahip olduğu en eski kentlerden birisi olduğunu dikkate alarak,
Doğal ve kültürel mirasımızı gelecek nesiller için korumanın ortak sorumluluğumuz olduğuna inanarak,
Hasankeyf’i ve Dicle Vadisi’ni olduğu gibi korumak suretiyle Türkiye’nin kalkınması için daha iyi ve daha fazla seçenekler yaratabileceğimizi dikkate alarak,
Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin UNESCO Dünya Mirası ilan edilsimesini istiyoruz. Siz de bizimle aynı görüşteyseniz dilekçeyi imzalayabilirsiniz.
Evet sizle bir hesabı sonlandırmanın zamanı geldi:
Yıl 2004: Beşiktaş haftalar öncesinde havlu attığı ligin son haftasında Akçaabat Sebatspor'a yenilir. Bursaspor küme düşer. Yıllarca Beşiktaş'a kin büyütür taraftar, bir numaralı düşman ilan edilir Beşiktaş.
Yıl 2010: Beşiktaş haftalar öncesinde havlu attığı ligin son haftasında Bursaspor'a yenilir. Bursaspor şampiyon olur. Bursasport taraftarı yıllarca sürecek bir kutlamayı başlatır.
Haftalar öncesinde havlu atmış Beşiktaş'ın son hafta performansları konusunda bir fikir sahibi oldunuz. Genelde uğruna oynayacağı şey Şampiyonluk olmuyorsa yenilir Beşiktaş, hep böyle olmuştur.
Ama 2004 yılında Bursaspor Beşiktaş yüzünden küme düştüyse, şimdi de bileğinin hakkıyla değil Beşiktaş yüzünden şampiyon olmuş demektir. Yok Bursaspor şimdi bileğinin hakkıyla şampiyon olduysa, Akçaabat Sebatspor da o sene bileğinin hakkıyla ligde kalmış demektir. İkisinin ortası, arası yoktur. Bu nedenle bir karar vermek şarttır.
Bu nedenle bir karar verin sevgili arkadaşlar. Bu vesileyle şampiyonluğunuzu en içten dileklerimle kutlarım.
BKM Mutfak kanayan yaramıza parmak bastı ...Hakemlerin Uzun Zamandır Beşiktaş'a karşı sergiledikleri tavrı skeçlerine konu ettiler.Bu skecin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürler ederiz.
Sözlüklerden İbo ile ilgili bir takım hoş yazılar:
1) lucescu'nun ögrettiği topu geri çekme hareketiyle beşiktaşta 3 sezon iş yapmıştır. milli takıma bile yedirmiştir futbolcu olduğu hikayesini.
- bak şimdi ibo topu aldınmı yan çizgiye paralel koşuyorsun hiç durmadan koş önüne biri çıksada devam et o korkar seni görünce kaçar. koştun koştun saha bitti ya da önündeki adam korkmadı topu geri çek.
ama iboya daha sonra ne yapacağı söylenmediği için saçmalar, vurur topa şuursuzca, kimin zaman gol olduğu bile olmuştur bu şuursuzca vurulan topların.
daha sonra bu hareketinin sırrı çözülünce, izmitte iş merkezi yaptırmış parayı ordan bulmayı düşünmektedir.
2) kendisiyle röpörtaj yapıldığı her fırsatta "orta yapabiliyor olsam real madrid'te oynardım" laflarını söyleyen, orta yapmasının beceriksizliğini kabul eden ve kendisini hiç geliştiremeyen, fenerbahçe'nin ümit özat'ta çektiği çileyi, beşiktaş'ın bu futbolcuda çekmesini sağlayan saç baş yoldurucu insan
3) baykal da gittiğine göre artık soldaki yerini ısrarla bırakmayan tek adamdır.
4) ibonel üzülmessi
5) 16 yasina kadar amator olarak bile futbol oynamamis bir futbolcu ibrahim üzülmez. dikkat edin, 16 diyorum. baskasi 16 yasinda milli formayi giyiyor, ibrahim o yasina kadar amator kumede bile oynamamis bir adam.
sene 1990. tarlada kendi kendine top surerken yoldan gecen arabanin icinde o zamanlarin kocaelispor yoneticilerinden birisinin kendisini gormesiyle genc takimla idmanlara basliyor ibrahim üzülmez.
gönen, kocaeli, karabuk, amasya, gaziantep ile toplam 10 sene geciyor.
mucadele ederek, kendini gelistirerek besiktas'in transfer listesine giriyor 2000 senesinde.
sene olmus 2010. 94'uncu dakikada birisi halen pres yapiyor besiktas'in sol kanadinda. 36 yasinda adam, 94'uncu dakika.
manchester united karsisinda, ispanya karsisinda son derece basarili maclar cikariyor ibrahim uzulmez. karsisindaki rakipler 5 yasinda futbola baslamislar, ibrahim ise altyapisi olmadan bugunlere gelmis bir cengaver.
ibrahim uzulmez cizgisini bozmadan ilerledigi, mucadelesini hicbir zaman esirgemedigi icin bugun besiktas takiminin degisilmez kaptanidir.
o kirik elmacik kemigiyle oynadigi gunleri unutmadim. bin kere helal olsun kazandiklari. allah yolunu acik etsin.
6) 10 yıldır beşiktaş formasını şerefiyle terleten kaptan.
az dalaşmadık tribünden senle ama ayrı bir yerin var gönlümüzde.
Evet Fenerbahçeliler Beşiktaş'ı ne kadar sevdiklerini haykırarak dile getirdiler.Bursa'dan gelen 2-2 haberi ile çılgına dönen Fenerliler ne yapacaklarını şaşırdılar.Hep bir ağızdan Beşiktaş diye bağırdılar.Aşağıda ki videoda izleyebileceğiniz görüntüler gerçekten de futbol tarihinde ender rastlanacak anlardandı.
Bir de utanmadan herkes bir gün Fenerli olcak diyolar yazık...
Aziz Yıldırım deyimi yerindeyse yavşaklıklarına bugün de devam etti.Yaptığı rezillikleri unutturmak için şereflice istifa etmek yerine Beşiktaşımızın kalecisi Rüştü Reçber'in Kasımpaşa ve Eskişehir'in kalecileri ile Fener maçları öncesi yenilmemeleri için konuştuğunu iddia etti.Yani kendine yakışanı yaptı.Rüştü'den bu açıklamalara jet yanıt geldi.
Rüştü'nün konuyla ilgili açıklamaları şöyle:
"Şu an dışardayım. Medyadan arkadaşlarım arayarak, konuyla ilgili bilgilendirdi. Brincisi 20 yıldır futbolun içerisindeyim. Diğer takımlarda da çok arkadaşım var. Ankaragücü, Kasımpaşa, Trabzonspor deniyor. Böyle birşey varsa ispat etsinler. İspat edilirse futbolu yarın bırakırım. Fenerbahçe camiası yanında denizde kum tanesiyim. Ayrıca özel görüşmelerim kimseyi ilgilendirmez. Fenerbahçe'nin başarısızlığı namına suçlanıyorsam, bunun hesabını vermek zorunda kalacaklardır. Böyle konuşmaları kendi takımım çıkarına da, başka takımın aleyhine de yapmam. Bu insanları arayıp 'şunu yapın' demem söz konusu değil. Böyle birşey ispat edilmek zorunda. Büyük bir zan altında kalıyorum. En ufak bir şekilde lekenmeme müsade etmem. Ahlaki yapım buna uygun değil. Zaten bunlara ne maddi, ne manevi gücüm vardır. Üzüldüm. Ekmek yediğim yer orası. Hukuksal yapılcak birşey de varsa sonuna kadar gideceğim."
Buradan Galatasaray yönetimine sesleniyorum; sakatlıkları devam eden problemli adamlarımız var, mümkünse onları da alın… *** Aşk karşılıklı olunca güzeldir derler. Ama ben karşılıksız aşka inananlardanım. Benim Beşiktaş’a aşkım karşılıksız. Benim gibi milyonlarca Beşiktaş sevdalısı da öyle. Serdar Özkan; Senin aşkın bizimkine benzemiyor, Geçen sezon Gökhan Zan’ın ardından yazmıştım yine hatırlatayım, Kartalın aşkı, acayip bir aşktır… Yeryüzündeki en gözü kara aşktır, onların aşkı… Başlı başına sevişmek, cesaret ister… İki sevgili, birbirlerine sarılıp yere son an gelene dek kurşun gibi inerler… Tam çakılacak sandığınız anda, aynı güvenle, Birbirlerine bakarlar tekrar çıkarlar gökyüzüne, en yükseğe… Ve tekrar sarılırlar eşlerine… Böylesine ölümcül böylesine korkusuzdur aşkları… Hiçbir anında birbirlerine karşı güven zafiyeti yaşamazlar… İşte bizde böylesine korkusuzca yürekten sevenlerle birlikte yürüyoruz Beşiktaş’la bu yolu… Tıpkı geçen sene Gökhan Zan’ın yaptığı gibi, sende sarı kırmızı fotoğrafın içine kendi ellerinle koydun resmini… Keşke hafızalarımızda uzun saçlarınla tribünlere koştuğun halinle iz bıraksaydın. Ne yazık ki taraftarla yaptığın ağız dalaşıyla hatırlanacaksın. Benim gibi sevenler, Kartal Aşkını dibine kadar korkusuzca yaşarlar… Senin gibiler Sarı Kırmızı fotoğrafta kalırlar…
Fenerbahçe - Trabzonspor maçını naklen anlatan spiker yapılan anonstan haberdar olmayınca, "Hayatımda gördüğüm en anlamlı sportif kutlama. Takımlarının ikinci olmasına kızmayan taraftarlar büyük bir fair-play örneği gösteriyor" ifadesini kullandı.
Fenerbahçe - Trabzonspor maçının bitiş düdüğü ile birlikte Şükrü Saracoğlu Stadı`nda yaşanan şampiyonluk kutlamaları İspanyollar`ı da ters köşeye yatırdı.
Karşılaşma sonrası sarı-lacivertli taraftarların sahaya inerek oyuncuları omuzlara alması ve konfeti yağmuru karşılaşmayı anlatan İspanyol spikeri de şaşkınlığa uğrattı.
Stat hoparlöründen Bursa-Beşiktaş maçının 2-2 bittiği şeklinde yapılan anonstan haberdar olmayan İspanyol spiker, Fenerbahçe taraftarlarının coşkusunu "Hayatımda gördüğüm en anlamlı sportif kutlama oldu. Takımlarının ikinci olmasına kızmayan taraftarlar büyük bir fair-play örneği gösteriyor" sözleriyle yorumladı.
Spiker ardından, "Bakın sahada futbolcularla nasıl kucaklaşıyorlar. İkinciliğe aldırmadılar bile. Fenerbahçe taraftarı tüm Avrupa`ya örnek olmalıdır. Daha önce böyle bir durumu yaşamamıştım. Gerçekten inanılmaz" ifadelerini kullandı.
Radyo icat Edilmedi mi!
Şükrü Saracoğlu Stadı`nda maç sonunda yaşanan rezalet İspanyollar`ın da alay konusu oldu. İşte İspanyollar`ın geyikleri;
- Türkiye`de radyo icad edilmedi mi?.. - Fenerbahçe önümüzdeki yılın bütçesini stadın onarımına harcayacak... - Taraftarlar oyuncuları yakacaklarına, yanlışlıkla stadı yaktılar... - Avrupa`nın en centilmen taraftarı Fenerbahçeliler... - İkinciliğe bu kadar sevinen bir taraftar, şampiyonlukta neler yapar acaba?
"KİMİSİ DÜNYAYI YAKMAK İÇİN ŞAMPİYONLUK BEKLER,BİZE İSE VARLIĞIN YETER" dedik ve şampiyonluğu kaçırdığımız binbir türlü tezgah dönen Fener maçından sonra takımımızı şampiyon gibi karşıladık.
Peki şampiyonluk gelince dünyayı yakacak olanlar;şampiyonluk gelmeyince ne yaptılar stadlarını yaktılar, yöneticilerine saldırdılar, futbolcuları stadtan tek tek polis otosuyla çıktılar
Fenerbahçe taraftarı stadı yaktı, dükkanlara zarar verdi, dışarıda güvenlik güçleriyle çatıştı. 3 taraftar bıçaklandı. 4'ü polis, 50 kişi yaralandı. Çok sayıda ise gözaltı var
Kaçan şampiyonluğun ardından Fenerbahçe taraftarı çılgına döndü. Taraftarların yaktığı tribünleri itfaiye söndürmekte zorluk yaşadı. Asıl olaylar ise stat dışında yaşandı. Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde yangınlar çıkarken, kızgın taraftarlar dükkanlara zarar verdi. Polisin biber gazı ve tazyikli suyla olaylara müdahale etmesi, işin boyutunu genişletti. Taraftarlar bu kez polise yöneldi. Taş ve sopalarla polise saldıran taraftarlara, güvenlik güçleri 'zor' kullandı. Çıkan olaylarda 3 kişi bıçaklanırken, 4'ü polis olmak üzere 50 kişi yaralandı. Yaralıların içinde durumu ağır olanların bulunduğu da bildirildi. Polisin olayları yatıştırmakta güçlük çektiği görüldü. Öfkeli taraftarlar canlı yayın araçlarına saldırdı ve gazetecilerin görüntü almasına izin vermedi. Anadolu Ajansı canlı yayın aracının ön camını şişe ve tekmelerle kıran öfkeli taraftarlar, TRT'nin canlı yayın aracının da çanak antenini kırdı. Kameraman Cengiz Çoban da tartakladı. Öte yandan Fenerbahçe formasıyla Beşiktaş'ta dolaşan taraftarlara Çarşı Grubu mensubu oldukları öğrenilen kişilerin saldırdığı belirtildi.
Skandal anons sahayı karıştırdı Maçın uzatma dakikalarında stat hoparlöründen yapılan 'Bursaspor-Beşiktaş maçı 2-2' anonsu tribünleri coşturdu. Bu durum Fenerbahçeli futbolcuları da etkiledi. Yedek kulübesindeki Selçuk'un arkadaşlarına '2-2' işareti yaptığı görüldü. Daum da bazı taraftarlara Bursaspor-Beşiktaş maçının durumunu sorarken görüldü. Taraftarlardan '2-2 ve maç bitti' cevabını alan Daum, oyuncularına bu müjdeyi iletti!.. Maçın bitmesiyle birlikte tribünlerden 'şampiyon olduklarını' sanan taraftarlar sahaya doluştu. Ancak bu sevinç kısa sürdü ve gerçek anlaşıldı. Bursaspor şampiyon olmuştu. Anonsu yapan Hakan Birgül'ün stat anonsçusu olduğu öğrenildi. Bu şahıs daha sonra polis tarafından gözaltına alındı. Benzer bir olay yine Fenerbahçe'nin başına gelmişti. 1971'de de Galatasaray'la çekişen Fenerbahçe, son maçta Beşiktaş'ı 1-0 yenerken stat içinde 'PTT Galatasaray'ı yendi' haberi yayılınca şampiyonluğun geldiği sanılmıştı. Oysa Galatasaray galipti ve şampiyon olmuştu. l Doğan ÇİL
Alex'in eşi de fenalaştı Fenerbahçe'nin Brezilyalı yıldızı Alex'in hamile olan eşi Daianne, kaçan goller sonrası locada fenalaştı. Alex'in son dakikalarda ceza yayı üzerinden vurduğu topun auta gitmesinin ardından bir anda olduğu yere yığılan Daianne'nin ve bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Polis futbolcuları tek tek evine bıraktı Taraftarların stadı yakması ve dışarıda büyük olaylara karışması sonucu Kadıköy Emniyeti yönetici ve oyuncuları soyunma odasında gözlem altına aldı. Başkan Aziz Yıldırım ve teknik heyet sık sık polislerden dışarıdaki olaylar hakkında bilgi aldı. Garajda duran Fenerbahçe otobüsünü bekleten polis, ilerleyen dakikalarda olayların büyümesi üzerine plan değiştirdi. Maçın bitiş düdüğünün üzerinden 3 saat geçtikten sonra polis minibüsleri stadın çıkış kapısına geldi. Futbolcular polis otosuyla stattan kaçırılarak evlerine götürüldü...
Rakip kaleci hatalariyla değil de güzel futbolla, hakemler hakkinda konuşmayacağım deyip basın toplantıları yapıp hakem odasına inenlerin değil de hakem hakkında gerçekten tek laf etmeyenlerin, rakip penaltı atarak çukur kazanların değil de sahada adam gibi davrananların şampiyon olduğu bir ortamda herhalde sevinirim. Her türlü nefret edecek hareketi başkanından taraftarından futbolcusuna yapıp sonra da 'herkes bize karşı birleşiyor büyüklüğümüzden dolayı' gibi salakça düşüncelere girenlere kıçımla gülüyorum. Sağolasin Bursa, tebrik ederim, bence bu yuzyılın göt oluşudur....
Fenerbahçe'nin Brezilyalı oyuncusu Baroni Ankaragücü'ne attığı gol sonrası rakipleriyle alay edercesine sevindi.Ancak dün oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor maçında aynı Baroni önce Bursa'nın şampiyonluğunu kutladı ardından da maç sonucu gelince gerçekten ağlamaya başladı.Bir futbolcunun rakipleriyle alay etmemesi gerektiği daha güzel örneklendirilemezdi heralde.
- Sazan yaz, 1907 ye gönder, konfeti atıp sahaya insinler
- En azından mevcut duruma yabancı değiller. Sadece uzatma 12 dakika daha azdı o kadar.
- Kardeşim hala seviniyorsan uyarayım istedim, şampiyon olamadınız.
- Maçtan sonra sahaya atlayıp sevinen taraftardır. İkincilik de başarı tabi.
- Şu anda stadı yakıyorlar. Koltukları söküp ateşe verdiler. Sahaya da girmişlerdi, şükür ki şampiyon olduklarını sanıyorlardı da futbolcuları dalmadılar.
- Kadıköy'de hıdrellezi kutlamaktadırlar.
- Yemin ediyorum son haftada şampiyonluk kaybetmekten ruh sağlığı bozuldu bunların.
- Demek ki neymiş? Son düdük çalmadan caddeler süslenmezmiş.
- Şu an itibari ile kolonya yardımıyla Kadıköy'ün çimenleri üzerinde ayıltılmaya çalışılan kitle. Kameranın gösterdiği kadarı ile en azından bir 15-20 tanesini sayabildim.
- Olmayan şampiyonluğa sevinerek artık cidden dünyaca tanınmış bir takımın taraftarları oldular.
- Playstation'ı kapatın.. Hadi yataklarınıza.
- F.Bahçe'yi Rekorlar Kitabı'na sokacak olan olay.
- Adamlar boşuna mı hazırlık yaptı? Bırakın 2 dakika sevinsinler.
- Bolu Tüneli'nde telefonlarına ulaşılamayan bir grup Fenerli taraftar halen şampiyonluk kutlaması yapmakta...
- Fenerbahçeli futbolcular stattan çıkmak için Bilica'nın tünel kazmasını bekliyorlarmış.
- Atkı 19,95 TL, forma 89 TL, maç bileti 100 TL, Fener'in ŞAKAdan şampiyonluk sevinci paha biçilemez...
Bugüne kadar yaptığı oyunlarla insanları kandırmaya alışan Aziz Yıldırım , son dakikalarda şampiyonluk numarası yaptı ve maalesef bu sefer sadece kendi taraftarını yedi ama allah var esaslı numaraydı. Volkan gol haberi gelince topu ileri deikmedi ,36 numaralı Bilica nam-ı diğer kazma hakkında çıkan gay söylentilerini doğrularcasına bir anda kendini Lugano'nun kucağına atıcerdi.Çok güzel sahnelerdi gerçekten.Tarih Bursaspor'un sampiyonlugunu yazacak ama Fenerbahçe'nin o maç sonundaki haliyle hatirlanacak...
Bir de Einstein'ın Fener ile ilgili fıkrasını paylaşıyım:
Einstein ölünce öteki tarafta sorgu melekleri sinavdan geçirip, dünya defterini okumuslar. Üstad, insanliga olan katkilarindan dolayi cennete gitmeye hak kazanmis. Eisnstein'i büyük bir kapidan içeri büyük bir bahçeye getirmisler. Burasi cennetmis. Triplex bir villa ve etrafi çiçeklerle kapli bir bahçe vermisler.Einstein, sevinçle yerlesmis ve yasamaya baslamis.Bir gece geç saatlerde purosunu tüttürüp kitab okurken kapisi çalmis. Einstein merakla kapiyi açinca karsisinda bir adam görmüs.adam: -Benim IQ'um 180 demis Einstein çok sevinmis ve hemen adama, "gel içeri seninle Quantum fizigi, izafiye teorisi biraz da felsefe konusalim" demis. Adami 7 gün 7 gece misafir etmis. Bir süre sonra yine bir aksam kapi çalinmis. Yine bir adam: - "Benim IQ'um 90" demis. Einstein "Gel seninle siyaset ve ekonomi konusalim" diye içeri almis adami. Adam 7 gün 7 gece kalmis villada. Aradan yine vakit geçmis ve bir gece vakti kapi çalinmis. Yine bir adam: -"Benim IQ'um 15" demis. Einstein bakmis bakmis "Buyur içeri, konugum ol" demis. "Seninle de fenerbahçe'yi konusuruz".
Beşiktaşımıza yapılan bunca alçaklıktan sonra Fenerbahçe'nin böyle bir maçla şampiyonluğu kaybetmesi ilahi adaletten başka bir şey olamaz.Maç sonunda sahaya atlayan Fenerli arkadaşların acısı herkesten daha büyüktür heralde. Tüm fener camiasına özellikle Aziz Yıldırım'a yaptıkları bunca şerefsizliklere rağmen hala kıçı kurtaramamalarından dolayı tebriklerimi sunuyorum.Bilica'nın maç boyunca direkleri geçememesi de bir işaret olsa gerek.Güiza'ya gelicek olursak her zaman ki gibi ''harika''ydı.Ertuğrul Hoca'yı da bir anadolu takımını şampiyon yapmasından dolayı tebrik etmek gerekir.Artık yabancı hocalardan yerli hocalara dönülmesi gerektiği daha iyi anlaşılmıştır.Değerlerimize sahip çıkmamız ve onları korumamız ile başarılar gelecektir.
Fenerbahçeliler bugün bize şampiyon olamamanın nasıl kutlanacağını gösterdiler.
Son olarak dayıdan Fener'e bir öğüt: Mesele kıçınla golü kurtarmak değil yeğen, mesele sezon sonu kıçı kurtarmaktır...
Bana çok normal gelmeyen bir ligin son haftasına geldik. Şampiyon olamayacağız ama belki de şampiyonu biz belirleyeceğiz. İsterdim ki Bursa`da şampiyonluk maçına biz çıkalım. Keşke bu maçta kazanan şampiyon olabilseydi. Ama öyle olmayacak. Beşiktaş`ın kazanması belki de bu ligde kural dışı dövüştüğünü düşündüğüm F.Bahçe`ye yarayacak. Ama öyle de olsa Beşiktaş her zaman kazanmak için oynar. Çünkü bu formayı giyenler, kazanmaya programlanmışlardır.. Bu sezon bizim için artık bitti, gelecek yıl her şeyin çok farklı olacağına inanıyorum. Çünkü bu taraftar güzel şeyleri hak ediyor. Geçen hafta kapalı tribüne çıktığımda ayaklarım titredi; o taraftarın önünde olmak inanılmaz bir duygu. Tekrar maça dönecek olursam, ben Beşiktaş`ın sezonun son maçında yine herkese büyüklüğünü göstereceğini düşünüyorum. Kazanır veya kaybeder, her sonuç olabilir ama Beşiktaş ruhu yine sahada olmalı. Bir şehir takımı olan Bursaspor bu sezon çok önemli bir başarı yakaladı. Şampiyon olamasalar da yine çok başarılı oldukları ortada. Lige farklı bir heyecan getirdiler. Orada bu başarıyı yakalayan teknik direktörün de bir Beşiktaşlı olduğunu, Bursaspor taraftarları unutmasın ve bunun için Beşiktaş`a saygı göstersin. Ama onlar bu sezon Beşiktaş`a hep savaş açtılar.
İkinci gelişimde kanserdim Mustafa Denizli bu maçta genç yıldız adaylarına da şans vermeli, zaten taraftarlar da bunu bekliyor. Hafta içi genç takımın maçını İnönü Stadı`na gidip izledim. Çok başarılıydılar, Kasımpaşa`yı yenip şampiyon olmaları ne kadar yetenekli olduklarını da kanıtladı. Hepsini tek tek alınlarından öpüyorum, onlar benim kardeşlerim ve her zaman arkalarında olacağım. Gençler demişken; beni bu hafta en çok üzen olay genç kardeşim Rıdvan`ın ayağının kırılması oldu. Ona şunu söylemek istiyorum: Daha çok gençsin ve bu sakatlık senin asla sonun olamaz. Şunu bilmeni isterim ki ben Beşiktaş`a ikinci gelişimden önce `kanser`dim. Beşiktaş`ın beni tekrar istediğini Fransa`da tedavi gördüğüm hastanede öğrendim. Menajerim bu teklifi söyleyince ağlayarak şunu sordum: "Beşiktaş benim çok hasta olduğumu biliyor mu?" Menajerim "evet" dedi ve ekledi: "Eğer öleceksen bile İnönü`de ölmeni istiyorlar!" İşte ben bunun üzerine "Ölürsem beni İnönü`ye gömün" dedim.
Şimdi yine buradayım ve çok sağlıklıyım, beni bu sevgi yaşattı. Sen de çok kısa bir süre sonra daha sağlıklı olarak geri döneceksin. Çünkü bilmelisin ki bu taraftar ölüyü bile diriltir! Ve son olarak şunu belirtmek isterim: Quaresma mutlaka alınmalı. Taraftarın benden sonra ilk kez bir oyuncuyu almak için bu kadar baskı yaptığını görüyorum. Onlara bir kez daha hayal kırıklığı yaşatmamak için, umarım bu transfer gerçekleşir.
“Allah sevdiği kuluna önce eşşeğini kaybettirir sonra buldururmuş” !..
Çok garip bir durumdur bu…
Burada “eşşek”sevilen kul için, çok değerli bir olgudur.
Çok sevdiğiniz ve size ait olan birşeyi önce tamamen kaybettiğinizi, sonra da bir anda tekrar bulduğunuzu düşünün; inanılmaz bir mutluluk verir insana. Ama ne tuhaftır ki eşşek kaybolmadan o mutluluğu hiç yaşamaz insan…
Şimdi eşşeği ters çevirin,
Allah o sevdiği kuluna önce bir eşşek buldursun durup dururken…
Seçim öncesi yalanlarla geçen süreç bitti artık.Beyazlar gitti sadece siyah ve karanlık günler var.Demirören bağımlılığı daha da artıyor.Anlaşılan o ki başkan akıllanmayacak.11 tane yabancı futbolcun var maliyeti dağlar yapıyor ama satamıyorsun.Hep zarar hep zarar.Nasıl çıkacağız biz karanlıktan aydınlığa.Zor geliyor.Bu yönetim acilen gitmelidir.Beşiktaş'a yakışan isimlerle bu takım yönetilmeli.Örneğin Murat Aksu.Bence seçim döneminde en büyük hata Aksu gibi birisinin değerlendirilmemesiydi.Sırf Aksu da değil önemli olan yönetim kadrosu işinin ehli kişilerdi.Geçti artık bir daha ki seçime demekten başka çaremiz yok.Zaten şunun şurasında ne kaldı ki.''Kulübün gerçek sahipleri olan kongre üyelerimiz'' umarız artık anlamışlardır hatalarını. Maaşını alamayan sporcularımıza mı yoksa bütün kaynakların futbola aktarılmasına rağmen başarısız bir sezon geçiren futbol şubesine mi yanayım valla karar veremedim.Gerçi ne olacak ki başkan her şeyi halleder cebinden verir gerekirse(Nedense hep de gerekiyor).
Ntvspor...Malumumuz birçok insanın sempatisini kazanmış,önemli,değerli görunen bi spor kanalıydı.Ancak giderek artan yanlılık derecesine dikkat cekmek istiyorum.
Ben gunun 10-15 saatini sporla geciren bi insanım.Dolayısıyla yakından takip ettiğime inanıyorum bu kanalı.Şimdi tespit ettiğim 1-2 noktayı paylasmak istiyorum.
Fenerbahce ile ilgili en ufak detayı atlamadan ballandıra haber yapıyorsunuz.Amerika dan bi basketci gelmiş karşılama görüntülerini yayınlıyor,yaptığı açıklamaları gun içinde alt yazı olarak geciriyorsunuz.Peki kaç Beşiktaşlı basketçinin gelişini yayınladınız şimdiye dek?
Senelerin en buyuk bozgunlarından Guiza'nın sıradan,değersiz,insana bişey katmayacak konusmalarını saat bası spor haberlerinin hepsinde yayınlarken,Batuhan'ın transferini 2 kez söyleyip kapattınız olayı.
Mehmet Topuz olayı..Ersin Düzen'in sundugu bi haberde heyecandan yutkuna yutkuna soylediği:Aziz Yıldırım ın iş bitiriciliği,giriştiği işleri mutlaka hallediyor türünden duygusal haberlerle gerek BJK tarftarın a gerek Yıldırım Demirören'e psikolojik baskı yaptığınız gözlerden kaçmıadı.
Haftalardır,aylardır Beşiktaş taraftarının q7 ile yatıp kalktığının farkındasınız ve gecen gun yaptığınız haberde para yok,sıkıntılı dönemdeler gibi olumsuz haberlerle neyi ispatlamaya calışıyor,kime yaranmaya çalışıyorsunuz? Bilmiyorsanız biz söyleyelim sponspr denilen bi olay olacak bu işin içinde!
Tello'nun bugunki acıklamalarında bilikanın penaltı noktasını kazmasını hayatım boyunca ilkkez göruyorum diye bi soylemi oldu.Bakıyorumda alt yazılarda hıc o kısma gırmemişiniz.Yoksa cekındıgınız kımseler mi var?
dun gecede yine spor saati adlı 1 saatlik programda tek bi BJK haberi yoktu!!!Sayın yetkililer BJK tarftarı dunyanın en zeki taraftarlarının basında gelir!Sanmayın farketmiyoruz,anlamıyoruz..Herkesi ya görundugu gibi olsun yada olmak istediği gibi...Yada gölge etmeyin yeterli...
Bir önceki sezonun lig şampiyonu olan Beşiktaş, en dişli rakipti... Zaten o nedenle, Fenerbahçe-Beşiktaş eşleşmesine “erken final” adı verilmişti. Herkes bunu konuşuyordu.
İlk maç Kadıköy’deydi... İlk yarı 0-0 bitti, ikinci yarı Necdet attı, Beşiktaş 1-0 öne geçti, sonra Selçuk penaltıdan attı, 1-1, böyle sona erdi. Fenerbahçe şokta, Beşiktaş mutluydu.
İşte o an...
Fenerbahçe Başkanı Ali Şen, soyunma odasına indi, “hepinizi tebrik ederim, finale kaldık” dedi... Kimse anlam verememişti bu sözlere... Efsane başkan, anlattı: “Sekreterim her maçtan önce, diğer maçlarda olan biteni özetleyen bir rapor veriyordu. Elimdeki rapora göre, Beşiktaşlı Mehmet Ekşi sarı kart cezalısıydı ama, bize karşı oynadı... Hükmen galibiz!”
Manşetler patladı...
Ortalık karıştı.
Maçtan önce Ali Şen’den başka kimse farkında değildi, maçtan sonra herkes uyandı!
İddiaya göre... Mehmet Ekşi, bir önceki turda Boluspor’la oynanan iki maçta da sarı kart görmüş, cezalı durumuna düşmüştü. Fenerbahçe maçında oynamaması gerekiyordu.
Mehmet Ekşi, “Bolu maçının hakemi İhsan Türe, sarı kartı Rıza’ya gösterdiğini söylemişti, milli futbolcu olarak iki sarı kart gördüğüm halde sahaya çıkacak kadar aptal değilim” dedi. Beşiktaş Başkanı Mehmet Üstünkaya, “Haklı olduğumuzu kanıtlayacağız” dedi.
Ama, nafile... Yılmaz Tokatlı başkanlığındaki Futbol Federasyonu, Fenerbahçe’yi haklı buldu, Beşiktaş’ı 3-0 hükmen mağlup ilan etti.
O dönemde teknoloji bu kadar gelişmiş değildi, naklen yayın araçları filan yoktu, 90 dakikanın her saniyesi an be an kaydedilmiyordu... Hakem sarı kartı gösteriyor, gösterdiği futbolcuya “sana gösterdim” diyor, sonra da bu bilgi maçın raporuna işleniyordu. Mehmet Ekşi “hayır” dedi, “bana böyle bir şey söylenmedi, Rıza’ya gösterdiğini söyledi” dedi ama, dedim ya, nafile... Beşiktaş hükmen mağlup ilan edildi.
Rövanş maçı, zemini toprak olan İnönü Stadı tadilatta olduğu için, Ali Sami Yen Stadı’nda oynandı... Atmosfer gergindi... Bismillah 4’üncü dakikada, Selçuk gene penaltıdan attı, Fener 1-0 öne geçti, sonra Necdet attı, Ziya attı, Beşiktaş 2-1 kazandı.
İlk maç yenilmedi, ikinci maç yendi ama, 3-0’lık hükmen skor nedeniyle, elendi Beşiktaş.
En dişli rakibini böylesine tartışmalı şekilde eleyen Fenerbahçe, kolayca yürüdü gitti, Kupa’yı aldı... Alış o alış... Taaa 27 senedir, bir daha da alamadı.
Kadere bakın ki...
Beşiktaş’ın hükmen mağlup sayılıp, kupayı kaçırdığı 1982-83 sezonundan bu yana... Kupa eşleşmelerinde, her defasında Fenerbahçe’yi eledi Beşiktaş!
84’de yarı finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 88’de finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 89’da yarı finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 92’de yarı finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 93’te çeyrek finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 96’da çeyrek finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 2005’te finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 2006’da yarı finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi... 2008’de finalde eşleştiler, Beşiktaş eledi...
1982-83 sezonundaki tartışmalı durumdan sonra, taaa 27 senedir kupayı alamadığı gibi... Beşiktaş’ı da bir daha eleyemedi Fener!
Olan, Mehmet Ekşi’ye oldu.
Trabzon’da lig şampiyonu olan, 14 senedir şampiyonluk göremeyen Beşiktaş’a transfer olup, Beşiktaş’ta lig şampiyonu olan Mehmet Ekşi, tecrübesi ve beyefendi kişiliğiyle öne çıkmış, Beşiktaş’ın kaptanlık bandını takmıştı... O yıllarda herkese ismiyle hitap edilirken, tribün pankartlarına soyadıyla yazılan tek futbolcuydu. Döneminin en büyük yıldızlarından biriydi.
1982-83 kupa maçında yaşadığı o talihsizlik, futbol hayatına maloldu...
Fatura, Mehmet Ekşi’ye kesildi...
Eğer varsa bir hata, Beşiktaş’ın teknik direktörü Miliç’e ait olması gerekirken, Mehmet Ekşi’ye yüklenildi...
Yıllar sonra, bir röportajında şunları söyledi: “Sarı kart, hiç suçum olmadığı halde, hayatıma maloldu... Haberim yoktu, hakemin bana kart gösterdiğini bile bilmiyordum... Fenerbahçe maçı öncesinde hiçbir gazete, kaptanın iki sarı kartı var diye yazmadı... Türkiye’nin yıldız futbolcusuydum, o kart olayından sonra resmen bittim!”
Özetlersek...
İlahi adalete inanmak lazım.
Bana göre, taaa 27 sene önce günahsız yere yakılan Mehmet Ekşi’nin ahı tuttu Fenerbahçe’yi!
Beşiktaş'ın umut vadeden genç topçusuyken, sociedad'ı taşıyan adama, ordan villareal'in müthiş forvetine, euro 2008'de herkesin ilah, deha, usta diye önünde eğildiği adama dönüşmesinin hikayesi bu anlatacaklarım. ağlayanlar mı dersiniz, nihat'in yaşattığı gururdan konuşacak kelime bulamayanlar mı?
Peki sonra ne oluyor? Nihat talihsiz bir sakatlık geçiriyor, uzak kalıyor sahalardan. buna rağmen Fenerbahçe ile beraber bir çok takım kendisini isterken o yuvasını tercih ediyor. dönüyor siyah-beyaz mabedine. bir yıldır top oynamayan Nihat bir de askerlik boku çıkınca kamp mamp hikaye oluyor tabi. Bir de uzun süredir (ki yaklaşık 7-8 sene) Türkiye liginden uzak kalmak eklenince kolayca toparlanamıyor.Ne oluyor ondan sonra? bir yandan medya bastırıyor "verilen paraya yazık, Nihat bitmiş, Beşiktaş şu kadar euro'yu çöpe attı", rakip bastırıyor "bu mu sizin yırtıcı forvetiniz" diye. Tamam onlar satılmış medya, onlar rakip, elbet yapacaklar. peki beşiktaş taraftarına ne demeli? her maç nihat'ı yuhalayan, hava alanlarında yolunu kesip hakaret eden taraftar... emre'yi hatırlayın, İngiltere'den ilk geldiği yıl emre de bir şey yapamamıştı. Şimdi ligin en iyi orta saha oyuncularından birisi. 1 yıllık bir süre, 7 yıl ülkesinden uzak kalmış, üstelik 1 yıl top oynayamamış ve kamp dönemi de geçirmemiş bir futbolcu için toparlanma için makul bir süre. Ama biz sabredemedik kendi bağrımızdan çıkan adama. Türkiye'de hangi takım nihat gibi bir futbolcu yetiştirmiş? la liga gibi bir ligde gol krallığı'nı kovalayan, ligin en iyi yabancı futbolcusu seçilen bir adamdan bahsediyorsun, hem de Beşiktaşlı. sahip çıkman lazımdı beşiktaşlı, çıkmadın. ama geç mi? Hayır..
Nihat son iki-üç haftadır toparlanma sürecini bitirdi, eski Nihat'ın sinyallerini veriyor. Arada koca bir yaz mevsimi, yapılacak kamplar var. Nihat seneye bomba gibi olacaktır. Bu adam Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi futbolculardan birisi arkadaş. Hem de sapına kadar Beşiktaşlı.. aldığı yüksek ücreti yarısına düşürmeyi öneren yönetime tartışmaksızın 'tamam' diyebilecek kadar beşiktaşlı. genç Rıdvan sakatlandığında ameliyathane kapısında sabaha kadar bekleyecek kadar beşiktaşlı. tekrar söylüyoruz; Nihat Beşiktaş'ın öz evladıdır. Ezdirmeyiz onu kimseye.
Beşiktaş'ın problem çocuğu Batuhan Karadeniz Eskişehirspor'a 4 yıllık imza attı.Ancak bu imzadan karlı çıkan taraf bizdik.Mustafa Denizli takımın başında olduğu sürece 11 şansı bulması zor olan Batu forma şansı bulabileceği ve kendine gelebileceği bir yere Eskişehir'e gitti.Anlaşmasındaki bazı maddeler şöyle:
-Eskişehir bonservis bedeli olarak 2.5 M € ödeyecek. -Diğer büyük takımlardan herhangi birine satılması durumunda Eskişehir Beşiktaş'a 5 M € ödeyecek. -Eskişehir Batuhan'ı satarsa bonservis bedelinin %25'i Beşiktaş'a verilecek. -Eskişehir ile sözleşmesi biter ise Beşiktaşın futbolcusu olacak. -İlerde Batuhan Eskişehir ile anlaşmaz ise otomatikmen Beşiktaşın oyuncusu olacak.
Anlayacağınız Beşiktaş Batuhan'ı 4 yıllığına Eskişehir'e 2.5 M € ya kiraya verdi.Umarım Beşiktaşımız için hayırlısı olur ve de Batuhan artık akıllanıp Beşiktaşımıza faydalı bir golcü olarak geri döner.
Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Denizlispor maçı sonrasında yaptığı açıklamayla şok etti.
Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, 2-1 kazanılan Denizlispor maçı sonrasında yaptığı açıklamayla şok etti. Bir hayli keyifli görünen başkan Sadri Şener gazetecilerin ' Başkanım bu haftaki Fener maçı ne olur?' sorunusuna Trabzonspor Başkanı Şener 'Çıkıp oynayacağız ve mağlup olup geleceğiz' diye cevap verince bütün herkesi şok etti.
Cheltenham kentindeki maç, "The All Stars" takımının "Cambray FC"ye karşı 333-293 üstünlüğüyle sona erdi.Daha önce bu alandaki rekor 33 saat olduğu için, iki takım da Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandı.Hindistan'daki yoksul çocuklara yardım amacıyla oynayan 36 futbolcunun her biri 1000 pound (2300 lira) para topladı.Maçta her üç saatte bir oyuncu değişikliği için 5 dakika ara verildi. Ayrıca sahada bir saat kalan her futbolcu 5 dakika dinlenme hakkı kazandı.
Eurosport'un haberine göre, 32 yaşındaki Hırvat futbolcu Goran Tunjic, takımı Mladost FC'nin, Hrvatski Sokola'yla olan karşılaşması sırasında ceza sahası içerisinde kendisini yere attı.
Hakem, oyuncunun kendisini aldatmaya yönelik harekette bulunduğunu düşünerek, Tunjic'e sarı kart gösterdi.
Ancak oyuncunun ölümcül bir kalp krizi geçirdiği ve bu yüzden yere yığıldığı anlaşıldı.
Hemen yakındaki bir hastaneye kaldırılan futbolcu kurtarılamazken, kulüp sözcüsü, doktorların elinden geleni yaptıklarını ve Tunjic'in hiçbir tıbbı problemi bulunmadığını açıkladı.
Dün oynanan Beşiktaş-Manisa maçında tribünlerden bir türkü yükseldi.İşte o türkü ve sözleri
Urfanın etrafı dumalı dağlar aman aman İçerim yanıyor yar yar gözlerim ağlar Benim zalım derdim cihanı dağlar aman aman Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar Anandan babandan yardan ayrı koyarlar
Urfa dağlarında gezer bir ceylan aman aman Yavrusun yitirmiş yar yar ağlıyor yaman Benim bu derdime bulunmaz derman aman aman Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar Anandan babandan yardan ayrı koyarlar
Beşiktaş'ın dün akşam Süper Lig'in 33. haftasında Manisaspor ile oynadığı karşılaşmanın ikinci yarısı öncesi İnönü Stadı tribünlerinde, daha önce görülmemiş bir olay yaşandı. Beşiktaş'ın eski futbolcusu Pascal Nouma, ikinci yarı öncesi oturduğu locadan kalkarak kapalı tribünün orta bölümüne gitti. Taraftarlar tarafından sevgi gösterileriyle karşılanan Nouma, daha sonra yaptığı tezahüratlarla Siyah-beyazlı taraftarı coşturdu. Nouma, 10 dakika kaldığı kapalı tribünün orta bölümünden maçın başlamasıyla birlikte ayrılarak yeniden locasına döndü.
Soru: Fenerbahçeli genç taraftarların en cok kullandıkları cümle nedir? Cevap: Bana Türkiye Kupasını anlatsana dede… (Çarşı usulü) Atasözü bu kapayı Metin Şentürk görür Fener göremez -”kupa” yaz “1907″e gönder, Kayahan’dan “Bana yine hüsran, bana yine hasret var” melodisi cebine gelsin. Ayıptır ya çeyrek asır olmuş. Kupayı son aldığınızda SSCB diye bir ülke vardı, cep telefonu yoktu, televizyon tek kanaldı, netekim ressam Çankaya’daydı, küresel ısınma bilinmiyordu vs… Hatta rivayete göre dinozorların nesli daha tükenmemişti. - Fenerbahçelilerin çoğu neden Türkiye Kupasının rengini gri olarak hatırlıyor? Cevap:Çünkü kupayı en son kazandıklarında televizyonlar siyah beyazdı… - Fenerbahçelilerin bir kısmı Türkiye Kupası’na inanmıyor,neden? Cevap:Bazıları görmedikleri şeye inanmaz… - Bu 26 yıldır alınamayan kupa olayınıda yakında KPSS kitaplarında görürüz… -Kupa Fener’i teğet geçti -Bu kupa Fenerbahçeliler de görebilsin diye bir hafta boyunca gündoğdu meydanı’nda sergilendi. -Liverpool için premier lig şampiyonluğu ne demekse bu kupa da fenerbahçe için o demek. Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı en son 1983′teki finalde Mersin İdman Yurdu’nu geçip almıştı. O günlerde, 26 yıl önce dünya ve Türkiye nasıldı? İşte yanıtı: - Türkiye’de seçimle gelmiş bir hükümet yoktu. 12 Eylül 1980′deki askeri darbeden sonra ilk genel seçimler 6 Kasım 1983′te yapıldı. - Türkiye, Avrupa Konseyi’ne parlamenter gönderemiyordu. - Katma Değer Vergisi hayatımıza girmemişti. - Türk Parasını Koruma Kanunu değiştirilmemişti; Türkiye’de döviz taşımak suçtu; yabancı sigaralar ülkeye kaçak sokuluyordu. - Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve birçok otoyol yoktu. GAP’taki Atatürk Barajı’nın temeli bile atılmamıştı. - Naim Süleymanoğlu, Bulgar vatandaşıydı. - Kürtaj kanunen yasaktı. - Urfa’nın adı Şanlıurfa olmamıştı. - Taksilerde taksimetre, trafikte ceza puanı uygulaması yoktu. - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmemişti. - Bülent Ersoy sahne yasaklıydı. Şan Sineması yanmamıştı. - İstanbul’da denizotobüslerinin faaliyete geçmesine 4 yıl, evlerde doğalgaz kullanılmasına 9 yıl, Türkiye’nin cep telefonuyla tanışmasına 11 yıl vardı. - Ronald Reagan ABD Başkanı idi; İngiltere’de Margaret Thatcher başbakandı. - Heysel faciasının yaşanmasına 2 yıl, Mandela’nın özgürlüğüne kavuşmasına 7 yıl vardı. - 1 ABD Doları 208 Lira, 6 sıfır atılmış bugünkü birimle 0.02 Kuruş idi. - Renkli televizyon yayını yeni başlamış; TRT 4 saatlik deneme yayını yapıyordu. -Fenerbahçe’nin kaptanı Semih 1.5 aylık bebekti, Gökhan Gönül doğmamıştı. - Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım 31, teknik direktör Aragones ise 45 yaşındaydı.
Beşiktaş kendi evinde Manisa'yı 2-0 mağlup etti.Herkeste skorun yanısıra gençlerin verdiği umut büyük mutluluk yarattı.Atınç,Rıdvan,İsmail,Necip gibi gençler bu maçta göz doldurdu.Rıdvan Şimşek'in talihsiz sakatlığı herkesi üzdü.Yaklaşık olarak 4 ay sahalardan uzak kalacak olan Rıdvan sakatlıktan sonra seneye de bu performansını sürdürürse ve kendini geliştirirse Beşiktaşımızın formasını uzun yıllar sağ bek mevkiinde terletebilir.
Beşiktaşımızın adı uysal kendi hırçın Necip Uysal'ına gelirsek ilerde Gattuso ayarında bir topçu olmak için hiç bir engel olmadığını düşünüyorum ve Beşiktaşımızın 11'inde yer alması gerektiğini önemle vurguluyorum.
Nihat Kahveci'ye gelirsekl bu sene Beşiktaşımızın ilk transferi diyebiliriz.Bugün oynadığı futbol ve attığı golle La Liga'daki ilk yıllarında gösterdiği performansına dönüş sinyalleri verdi.Umarız ki seneye de bu futbolunu daha da geliştirerek sürdürür.
Mustafa Denizli'ye gerekli mesajı da taraftarımız verdi ve seneye korkak oynatma diyerek isteklerini gösterdiler.
Seneye Beşiktaşımızın kadrosunda Fink,Ernst,Sivok,Ferrari,Bobo,Tello kesinlikle olmalı bunların yanına gelcek olan Quaresma ve transferi olrusa iyi bir oyun kurucu örneğin Deco veya Ballack ile bu takım uçar. Tribünlerde ise devre arasında önce Haldun Boysan daha sonra ise Pascal Nouma kapalı tribünün setine çıkarak taraftarları coşturdular.Taraftarlara 3`lü çektiren ikili tüm Beşiktaşlıların büyük ilgisini topladı.Taraftarlarımız, ``Fener gol gol gol, 30 sene oluyor`` tezahüratları yapıp ``Urfa`nın etrafı dumanlı dağlar`` türküsünü söylediler. Maçın başlama düdüğünün ardından da tüm tribünler hep bir ağızdan Şanlıurfa türküsünü yeniden söyledi.
Beşiktaş`lı taraftarlar kapalı tribünde ``Alın terindir omzundaki yük, helal olsun sana şanlı Karabük`` ve ``İslam aleminin Kutlu Doğum Haftası mübarek olsun`` yazılı pankartlar açıldı.
Beşiktaş, evindeki son karşılaşmaya bugün çıkıyor. Manisaspor’la karşı karşıya gelecek olan Kara Kartallar, taraftarlarının yüzünü güldürmek istiyor. Şampiyonluk iddiasını yitiren Beşiktaş, İnönü Stadı’ndaki son karşılaşmasına bugün çıkıyor. Saat 20.00’de başlayacak maçta Kara Kartallar, Manisaspor’la karşı karşıya geliyor. Lig üçüncülüğü için Galatasaray’la mücadele eden Siyah-Beyazlılar, evindeki son maçı galibiyetle tamamlayıp, taraftarlarına 3 puanla veda etmenin planlarını yapıyor.
Ancak Siyah-Beyazlılar’daki eksikler de dikkat çekiyor. Sakatlıkları bulunan Filip Holosko, Ekrem Dağ, Yusuf Şimşek ve Mert Nobre, bugünkü maçta görev yapamayacak. Ayrıca Ferrari’nin durumu da henüz netlik kazanmış değil. Teknik direktör Mustafa Denizli’nin, bu müsabakata Rıdvan ve İsmail gibi genç oyunculara şans tanıması bekleniyor. Ayrıca Rodrigo Tabata’nın da ilk 11’de olacağı belirtildi. Bu arada ceza sınırında bulunan Ernst, Toraman, Fink, Ferrari ve Uğur kart görmeleri halinde ligin son mücadelesi olan Bursaspor sınavında forma giyemeyecekler.
İtalya Kupası finalinde Roma'nın, Inter'e 1-0 mağlup olduğu karşılaşmanın son dakikalarında Totti'nin Balotelli'ye tekmesi görüntüleri işte böyle yansıdı:
Karşılaşmayı NTV Spor ekranlarında anlatan Ercan Taner ise tekmenin sertliğini şu cümlelerle özetledi: "Bir değil iki kırmızı kart gerekir"
Totti'nin yanı sıra maç boyunca Romalı futbolcuların İnter-Lazio maçından kaynaklanan sert hareketleri dikkat çekti.
Ziraat Türkiye Kupasını finalde Fenerbahçe`yi 3-1 mağlup eden Trabzonspor kazandı. Urfa Gap Arena`da oynanan karşılaşmanın 55. dakikasında Alex`in golü ile 1-0 geriye düşen Bordo-Mavili ekip 66. dakikada Umut, 80. dakikada Engin ve 90. dakikada Colman`ın attığı gollerle karşılaşmadan 3-1 galip ayrıldı.
Trabzonspor bu sonuçla tarihindeki 8. Türkiye Kupası zaferine ulaşırken, Fenerbahçe 27 yıllık kupa hasretine son vermedi. Fenerbahçe kupayı en son 1982-83 sezonunda Mersin İ.Y.`nu mağlup ederek kazanmıştı.
Bu arada Fenerbahçe`nin 27 yıllık özleme karşın kupayı yine kazanamaması internet geyiklerini de tavan yaptırdı. İşte internette dolaşan kupa geyikleri...
-Yer:Urfa, İlk kez bir gündüz finali, ilginç bir başlama saati... TFF totem yaptı ama yine tutmadı. -Ben sana şampiyon olamazsın demedim, kupayı alamazsın dedim. -Urfa`dan petrol çıkmadı. -Fenerbahçe Türkiye Kupası`nın iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracak. -Kupa yaz 1907`ye gönder Kayahan`dan Yine Bana Hüsran şarkısı gelsin -Kupa yazıp boşuna 1907`ye gönderme, kupa gelmez paran boşa gider -Türkiye Kupası Türklerindir Cumhuriyet içinde Cumhuriyet kuranların deği
Uğur Yücel ve Şebnem Bozoklu'nun oynadığı 'Canım Ailem' dizisinin jenerik müziği, Beşiktaş tribünlerinde marş olarak söyleniyor.
Melodinin üzerine yeni sözler yazan Beşiktaşlı taraftarlar, yeni marşlarını youtube ve facebook gibi paylaşım sitelerinde yayınlayınca; Şebnem Bozoklu durumu fark edip, twitter'dan duyurdu. Bozoklu, twitter'daki sayfasından marşın hem youtube hem de facebook'daki linklerini arkadaşlarına yolladı. Şu sıralar 'Canım Ailem'in setinde herkes birbirine BJK marşını dinletiyormuş.
Beşiktaş'ım senin için Her şeyimden vazgeçerim Senin için her zaman her yerde Ölüme bile giderim Belki gözlerim dolacak Belki güneşim solacak Benim bir tek hayalim var Oda Kartal şampiyon olacak.
Bu şarkıyı doya doya dinlemek için indirmek isteyenlere İNDİR
Bu konu da çok da fazla mantık sınırlarını çizerek düşünmeyeceğim, düşünemeyeceğim. Yok takıma uyum sağlamazmış, yok Porto'dan sonra dikiş tutturamamış. Başka bir noktadan bakmak lazım olaya...
Onu ilk olarak Portekiz'in Brezilya ile oynadığı bir hazırlık maçında izlemiştim. 2 güzel hareket yapmadan, 1 çalım atmadan pas vermiyordu. Düz pası çok az atıyordu. Ancak tüm o dünya yıldızlarının arasında, sahanın en fazla parlayan ismiydi. O günden beri izlemeyi en sevdiğim futbolcu Quaresma.
Neden mi mantıksal bakmıyorum. Çünkü futbol böyle birşey, hatta hayat böyle birşey... Futbolu iyi futbolcu güzelleştirir. Hayatı da bazı özel insanlar güzelleştirir - özelleştirir...
Pascal - Sergen - İlhan (Tümer)'den beri forması alacak futbolcu bekliyor Beşiktaş taraftar Quaresma 7 - bu durumun değişeceği adamdır...Dünyanın en iyi futbolcularından birinden bahsediyoruz. Futbol sihirbazı, dünyanın en büyük yeteneklerinden biri... Ayağının dışıyla keseceği ortalar için bile maça gidilecek bir adam...
Yok sisteme uymazmış yok sorunluymuş...Elbette altyapıya önem eksiltilmesin, amatörlere destek büyüsün, Batuhan sorunu çözülsün... Bunlar bu transfer oldu diye unatacağımız, üstüne gidilmeyecek başlıklar değil...Ancak burada Tren yolunun makası değişiyor dostlar....
"Hayatta benim için en önemli filmlerden biri Ölü Ozanlar Derneği"'dir. - İzlemeyen ya da okumayan varsa hemen edinsin hemen ama vakit kaybetmesin - Orada Robin Williams'ın canladırdığı John Keating karakteri'nin beni en çok etkileyen sözü "Hayatınızı Olağanüstü Yapın, çünkü zaman çok hızlı akıp geçiyor"'dur...Bunu hayata yansıtmak lazım...
İşte burada konu Quaresma ile birleşiyor...Quaresma futbolu olağanüstü yapan adamdır, hayata farklılık getiren özel bir adam... İşte bunun için Quaresma transferi sadece mantık çerçevesi içinde düşünülemez. işte bu yüzden Quaresma asla sadece Quaresma değildir, İstanbul'da olması İnönü'de Siyah Beyaz 7 numaralı formasını giymesi yeterdir ...
Geçen hafta sezonu kapatıp tatile çıkmıştım. Ama hem garip kaideler sayesinde Manisaspor maçının seyircili oynanacak olması, hem de bu akşam bölüm bölüm eğlendiren Beşiktaş futbolu ışıkları loş da olsa yeniden açtı. İlk 20 dakikada Nihat-Tello birlikteliğinden üretilen pozisyon haricinde beklediğim gibi maç oluyordu: Kasvetli boş tribünler, sezon seyrinde olduğundan daha sıkıcı bir Beşiktaş, kapasitesi iyice sınırlanmış takıma eklenen fazladan stresle iyice telaşlanan bir Diyarbakırspor... Oyunu birkaç oyuncunun iştahı değiştirdi. Bunlardan biri sezon boyu olduğu gibi Toraman, diğeri ise sürpriz şekilde Nihat'tı. Necip, İsmail ve Rıdvan üçlüsü ise şans buldukları bu maçın hem fikren hem de ortam itibariyle rahat olmasından faydalanarak kendilerini kısıtlamadan oynadılar. Bu da Beşiktaş hücumlarına hiç alışılmadık bir çeşitlilik kazandırdı.Takım sene boyu bu denli efektif duran top kullansa şimdilerde 70 puana yaklaşmış olabilirdi. Nihat'ın ortasıyla gelen ilk gol, direkten dönen Nihat şutu, kale içine giden kornerler hepsi takımın sezon ortalamasının üzerindeydi. Nihat hala takımla senkron sorunu yaşasa da sağ ayağının çalışır durumda olduğunu görmek çok sevindirici. Doğru koşu yaptığında onu ödüllendirecek santrafor Bobo'yla oynuyor olacak, yeter ki kötü hatıraları silmek adına bu yaz çok gayret etsin. Şu yazı iyi geçirsin, biz bu sezonu siler atarız. Unutturmak, unutmaktan kolaydır. Necip Uysal bu maçta rakip ceza sahasına en çok dalış yapan orta saha adamıydı. İkinci golden önce Bobo'ya attığı ölçülü pas Ankaragücü deplasmanındaki kötü oyununu siler. Bobo güzel aldı, önünü boşalttı ve golü attırdı. Üçüncü goldeki ön direk- arka direk koşuları, Ernst'in içeri dalışı ve Tello'nun gol koşusu bu maçın zirve anıdır. Son 5 dakika Rıdvan Şimşek benim yıl boyu zikrettiğim yerde, yani sağ önde oynadı. Bir kıvılcım göremedik tabii, ama en azından bu seçimin Denizli'nin aklının bir köşesinde olduğunu gördük. İsmail ve Rıdvan'ın esasen bek orijinli olmamaları Beşiktaş kadrosuna esneklik kazandırır. Diğer yandan bu maçtaki gibi çift dış bek seçimlerini önümüzdekini sene yine sık görmeyeceğiz.
Sivok yine savunmanın esas adamı rolünde hata yaptı. Rıdvan ofsaytı bozdu, Rüştü kalesini gereksizce boşlattı, Tazemata'nın golü geldi. Derecelendirme yaparsam eğer ikincil savunma elemanı, yani süpürücü rolünde Sivok'a sezon boyu güvenirim. Toraman'a bu rolde sezon boyu güvenemem, ama ihtiyaç olduğunda savunma tandemini de orta sahayı da kotarır. Esas rolü sağ bektir, ben Toraman'ın en çok sağ bek halinden memnunum. Onun da çok yönlü olması kadroya esneklik kazandırıyor, ama yine de en az 1 yerli stopere (Kaş'ın Getafe'ye döneceğini varsayarsak) daha ihtiyaç var. Atınç Nukan bir süredir A takımla çalışıyor, ama 93 doğumlu bir stoper için henüz çok erken. Toplu oyun yeteneği başka bir şeydir, zeka apayrı bir haslettir; yaşa-başa bakmadan kendini gösterir. Ama iyi savunmacı olmak emek ister, zaman ister. Atınç eğer bu haliyle A takıma çıkarsa harcanır, o nadide fiziğine yazık olur, erkenden yaftalanır. Denizli, Atınç'la profesyonel sözleşme imzalanmasını sağladı, sanırım şimdilik yalnızca onu önemsediğini gösteriyor.
Matteo Ferrari konusunda bir karar verilmeli. Eğer takım son 2 ayda iflas eden düzen üzerinden yeni oyuncularla başkalaşma yolunu seçecekse Ferrari'nin bizimle kalmasında sakınca yok. Muhtemelen radikal değişim olmayacak, zaten vergi borcu vs. şimdiden saçmalıklar aldı başını yürüdü. Transfer süreci de geçen 6 yılda olduğu gibi aynı şuursuzlukla geçirilecektir. Kaça aldıkları, ne şekilde olduğu gerçekten umrumda değil. Adı geçenlerden mesela Quaresma'yı alsınlar, izleyelim. Aklı başında herkes bu transferin taşıdığı yüksek riskin farkında olarak daha makul işlere yönelinmesi gerektiğini bilir, ama işler maalesef öyle yürümez. Bir de üzerine yeri gelince adam yerine konulmazsınız, yeri gelince camia olursunuz. İki gün sonra toplum her şeye eyvallah dediğinden ve yerellikten gelen Beşiktaşlılık artık takıntı halini almışken çelişkiler içerisinde bir şekilde yaşamaya devam eden güzellikleri bulup çıkarmak, eğer imkan varsa onları diğer insanlara da göstermeye çalışmak benim şiarımdır. Ben Volkan Şen ya da Ozan İpek'ten birini mutlaka ama mutlaka takımda görmek istiyorum. İçe-dışa çalım atabilen yüksek performanslı bir kenar adamıyla ikinci forvet Nihat üzerinden bir yeni hücum hattı oluşabilir. Gordon bir şekilde hallolur, ama Zapo'nun da Bursa'da kalması sağlanmalı. Tabata da Eskişehir'e gidebilir, artık 8 milyon avro benim umrumda değil. Hakan Arıkan ve Serdar Özkan kendileri bilirler, eğer umduğum transferler yapılırsa Serdar bir kayıp olmaz. Aşağıdan gelen Erkan Kaş var, A takımda aynı anda oyuna genişlik ve uzunluk katabilen kenar adamları olursa eğer Erkan rotasyonda forma bulabilir. Şimdilik fikirler böyle, son iki maç muğlak kalan bazı hususları netleştirecektir.
Beşiktaş 02/03 sezonundaki yenilmezlik ünvanını Diyarbakır'da bırakmıştı. Bobo ilk kez Diyarbakır Atatürk Stadı'nda Beşiktaş forması giymiş, ilk golünü soldaki kaleye atmıştı. Birinin üzerinden 7 yıl, diğerinden 4 yıl geçmiş. Diyarbakırspor yine küme düştü. Çözümün değil sorunun bir parçası haline getirilen bu takım yine küme düşüyor, yine kendi kendini bitiriyor. Umarım şu kulübün başına gerçekten futbola değer veren birileri gelir. Bu sayede kulüp yalnızca sahadaki başarısıyla gündem olur ve bu sayede çözüme katkıda bulunmaya başlar.
Peki kimdir bu Hüseyin GÖÇEK: 1-Bilica'nın defalarca deştiği penaltı noktasını üstüne iki defa basarak düzeltebilen muhteşem(!) hakem. 2-fener-Beşiktaş maçından sonra çıkan haberler de maçı daha sonra televizyondan izlediği ve skoru etkleyecek hiçbir yanlış karar vermediğini savunduğu iddia edilen hakemdir. peki adama sormazlarmı arkadaş hadi sahada körsün uzak kaldın göremedin de yahu televizyonda yavaş çekimde falan da mı göremedin emre'nin tekmesini lugano'nun elini. hatayı kabul etmekten acizdir. 3-Şanı ispanya'ya kadar yürümüştür. 4-Maç sonu 40 dakika gecikmeyle verdiği raporunda bilicaya kuyu kazdığı için sarı kart verdim diye belirtmiş.Yani penaltı pozisyonu için kart vermemiş demek.Diyecek söz bulamıyorum. aslında buluyorum da götüne girmesin şimdi durduk yere.NOT:Maç görüntülerinde kartı Bilica'nın Uğur'a yaptığı penaltı için verdiği lamba gibi gözükmektedir